Ortaklığın Giderilmesi Davasında Muhdesatın Aidiyeti İddiası Ne Zamana Kadar İleri Sürülebilir?

Muhdesat, bir taşınmazda kalıcı olarak bulunan yapı ve bitkilerdir. Taşınmaz maldaki ortaklığın giderilmesi için açılan davada; dava konusu taşınmazda bina, ev, ağaç, depo gibi muhdesatlar bulunuyorsa dava sırasında paydaş ya da ortaklar muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açarak bu durumu tespit ettirebilir. 

Açılan muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında mahkemece verilecek karar da devam eden ortaklığın giderilmesi davasındaki paylaşım şeklini etkileyebilecektir. 

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Muhdesatın Tespiti İddiası

Devam eden bir ortaklığın giderilmesi davasında paydaş ya da ortaklardan birisi tarafından muhdesatın aidiyeti iddiasında bulunulması durumunda, söz konusu muhdesatın kime ait olduğu konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoksa tarafların beyanları doğrultusunda değerlendirme yapılacaktır. 

Ancak muhdesatın kime ait olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık varsa mahkemece muhdesat üzerinde hak iddia eden taraflara muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmak üzere süre verilmesi gerekir. Mahkemece verilen süre içerisinde tarafların dava açması durumunda, açılan muhdesatın aidiyeti davası, ortaklığın giderilmesi davasında bekletici mesele yapılacaktır. Ancak mahkemece verilen süre içerisinde ilgili taraflarca dava açılmaması durumunda, ortaklığın giderilmesi davasına muhdesat konusunda herhangi bir uyuşmazlık olmadığı varsayılarak devam edilecektir. 

Bu konu Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 02.10.2014 tarihli, 2014/7186 Esas ve 2014/10893 Karar sayılı ilamında; “Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç vs. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK’nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir…” denilerek açıklanmıştır. 

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Muhdesatın Tespiti İddiası Karar Verilmeden Önceki Aşamada İleri Sürülmelidir.

Daha yeni tarihli Yüksek Mahkeme kararları da göz önünde bulundurularak, ortaklığın giderilmesi davasında muhdesatın aidiyeti iddiası dava sürecinde, mahkeme tarafından henüz karar verilmeden önce ileri sürülmelidir. Yüksek Mahkeme kararlarında ortaklığın giderilmesi davası karara bağlandıktan sonra istinaf aşamasında muhdesatın aidiyeti iddiasında bulunulamayacağı belirtilmektedir. Aynı şekilde, satış aşamasında da muhdesatın aidiyeti iddiası dinlenmeyecektir. Bu halde muhdesat üzerinde hak iddia eden kişilerin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince dava açma hakkı bulunmaktadır. 

“Somut olaya gelince, taraflar arasında görülen ortaklığın giderilmesi davasında karar verildiği anlaşıldığından davacının aidiyet tespiti davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı, bir başka deyişle dava şartının gerçekleşmediği dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerle anlaşılmıştır…” (Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin, 7.6.2012 tarihli, 2012/4035 Esas ve 2012/4362 Karar sayılı ilamı; Benzer yönde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi, 2017/1477 Esas, 2017/1450 Karar sayılı ve 18.10.2017 tarihli ilamı)

“…Mahkemece, davaya konu muhdesatların üzerinde bulunduğu taşınmazın ortaklığının giderilmesine ilişkin açılan davanın karara bağlanmış ve kesinleşmiş olması, taşınmazın kamulaştırılmasının da söz konusu olmamasına göre davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, verilen karar Dairemizin 19.09.2014 gün 2013/23561 Esas 2014/16474 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş, Mahkemece önceki hükümde direnilmesine karar verilmesi üzerine, anılan direnme kararı davacı vekilince temyiz edilmiştir. 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK’na eklenen Geçici 4/1. maddesi uyarınca, inceleme yapılmak üzere, dosya Dairemize gönderilmiştir.

Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve ilâmda belirlenip dayanılan gerektirici sebeplere göre mahkemece verilen direnme hükmünün yerinde bulunduğu anlaşıldığından, mahkemenin anılan kararının bozulmasına ilişkin Dairemizin 19.09.2014 gün 2013/23561 Esas 2014/16474 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan 04.11.2014 gün 2014/235 Esas 2014/449 Karar sayılı hükmün ONANMASINA…” (Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin, 06.02.2017  tarihli, 2016/21830 Esas ve 2017/1222 Karar sayılı ilamı)

Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açıldıktan sonra ortaklığın giderilmesi davası açılması halinde de tespit davasının görülebilecektir. Bu konu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.3.2014 tarihli, 2013/7-670 Esas – 2014/423 Karar sayılı kararında aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir.

 “…davacı tarafından yapıldığı bildirilen davaya konu muhdesat hakkında, paydaşlar arasında bu davadan sonra açılmış da olsa, bir ortaklığın giderilmesi davasının bulunduğu, bu dava sonunda taşınmazı iktisap edecek yeni zemin malikinin men’i müdahale ve kal davası açabileceğinden, davacının bu davayı açmakta hukuken korunması gereken bir hakkının olduğunun, bu bakımdan da, eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir…” 

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Karar Verildikten Sonra Da Muhdesatın Tespiti İddiasında Bulunulabileceğine Dair Yargıtay Kararı

Muhdesatın aidiyeti iddiasının ortaklığın giderilmesi davasında karar verilmiş olsa da, istinaf sürecinde ya da taşınmazın satışı yapılana kadarki aşamaya kadar ileri sürülebileceğinin belirtildiği daha önceki tarihli Yüksek Mahkeme kararları da mevcuttur. Ancak daha yeni tarihli içtihatlar yukarıda da belirttiğimiz üzere aksi yöndedir. 

“…şu durum karşısında; ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildikten sonra henüz satış işlemi yapılmadığına göre davacının tesbit davası açmakta hukuksal yararı vardır…” (Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 05.06.2000 tarihli, 2000/3323 Esas-2000/5387 Karar sayılı ilamı)

Av. Oktay Altunkaya