Boşanma Davalarında İkrar Hakimi Bağlar Mı?
Boşanma davalarının niteliği gereği yargılama usul kurallarında birtakım farklılıklar mevcuttur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 184. maddesinin üçüncü bendinde, boşanma davalarında hakimin tarafların maddi vakıalara ilişkin ikrarları ile bağlı olmadığı belirtilmektedir.
İkrar, bir dava kapsamında taraflardan birisinin kendisi aleyhine hukuki sonuç meydana getirebilecek şekilde uyuşmazlık konusu maddi olaylara ilişkin karşı tarafın beyanlarının gerçekliğini, doğruluğunu kabul etmesidir. Örneğin, bir boşanma davasında kadın eşin, erkek eşin kendisine fiziksel şiddet uyguladığını beyan ettiğini düşünelim. Buna karşılık erkek eşinde kadın eşin iddialarının doğru olduğunu ifade etmesi hali ikrarda bulunmaktır. Yani bu halde erkek eş kendisinin zararına sonuç doğurabilecek şekilde kadın eşin beyanlarının gerçekliğini kabul etmektedir.
Hukukumuzda boşanma sebepleri sınırlı sayıda olmak üzere TMK m.161-m.166 arasında düzenlenmiştir. Buna göre ailenin toplum içerisindeki yeri ve önemi dikkate alınarak kişilerin evliliğinin sonlandırılmasının sadece kamu makamlarının huzurunda ve belirli şartlar dahilinde mümkün olabileceği belirtilmiştir.
Boşanma davasında hakim uyuşmazlık konusu vakıaların ve boşanma sebebinin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda vicdani kanaati ile karar verecektir. Bir başka deyişle boşanma davalarında hakimin takdir yetkisi oldukça geniş olup Hukuk Muhakemeleri Kanunu kapsamında belirtilen genel ispat ve delil kurallarından farklılık arz etmektedir. Örneğin benzer olaylar sebebiyle açılan iki ayrı boşanma davasında mahkeme tarafından bir davada boşanma kararı verilebilecekken diğer davada boşanma talebi reddedilebilecektir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.187/2 uyarınca ikrar edilmiş maddi olaylar ispatlanmış sayılmaktadır. Ancak bu hüküm Türk Medeni Kanununu m.184/3 kapsamında boşanma davaları için geçerli değildir. TMK m.184/3 boşanma davaları için özel hüküm niteliğindedir.
Boşanma davalarında hakim tarafların ikrarı ile bağlı değildir. Bir başka deyişle hakim taraflardan herhangi birisinin uyuşmazlık konusu olaylara ilişkin ikrarda bulunduğu gerekçesiyle dosyadaki diğer delilleri dikkate almaksızın ve sadece ilgili tarafın ikrarına dayanarak söz konusu vakıaların doğru olduğunu kabul edemez. Bu konuda hakim dosya dahilinde taraflarca dayanak gösterilen diğer delilleri de değerlendirerek bir karara ulaşmakla yükümlüdür.
TMK m.184/3 dahilinde boşanma davalarında tarafların ikrarı ile hakimin bağlı olmaması hükmüyle kanun koyucunun amacı toplumun temeli olan aile kurumunun taraflarca kanunda belirtilen boşanma nedenleri gerçekleşmeksizin danışıklı olarak evliliğin sonlandırılabilmesi ihtimalinin önüne geçmektir.
Hakimin tarafların ikrarı ile bağlı olmaması; dava kapsamında tarafların ikrarlarının hiçbir önemi olmadığı anlamına da gelmemektedir. Hakim tarafların dava konusu olaylara ilişkin ikrarları ile dosyadaki diğer tüm delilleri serbestçe değerlendirerek bir hüküm kuracaktır. Bu anlamda tarafların maddi vakıalara ilişkin ikrar beyanları hakimin dava hakkında vicdani kanaatinin oluşmasında önemli olabilecektir.
Örneğin zina sebebiyle açılan bir boşanma davasında eşlerden birisi tarafından diğer eşin zina fiilini gerçekleştirdiğini iddia ettiğini ve diğer eşinde bu iddiayı kabul ettiğini varsayalım. Bu halde hakim zina fiilini gerçekleştirdiğini beyan eden eşin sadece beyanları ile bağlı olmayıp dava dosyasındaki diğer delillerin tümünü göz önünde bulundurarak bir karara ulaşacaktır.
Ayrıca TMK m.166/3-4 hükümlerinin tarafların ikrarının hakimi bağlamayacağı kuralının istisnası olduğunu da belirtelim.
Örneğin TMK m.166/3 kapsamında tarafların anlaşmalı olarak boşanmak istemesi halinde ikrarın hakimi bağlamayacağı kuralı uygulanmayacak olup bu halde hakim sadece tarafların boşanma iradelerinin gerçekliğini ve boşanmanın mali sonuçları ile müşterek çocukların durumu hususlarında bir değerlendirme yapacaktır.
Av. Oktay Altunkaya