Hırsızlık Suçu ve Cezası

Hırsızlık Suçu Nedir?

Hırsızlık suçu, insanlık tarihinin en eski zamanlarından beri sürekli karşılaşılan ve insanın yeryüzünde var olduğu süre boyunca da işlenecek olan bireylerin malvarlığı değerlerine yönelik gerçekleştirilen bir suç tipidir. Hırsızlık fiili, evrensel olarak tüm toplumlarda suç olarak düzenlenen ve bireylerce yüz kızartıcı davranış olarak nitelendirilen bir konudur. Bu bağlamda hukukumuzda da 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 141. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre hırsızlık suçu ilgili hükümde; “Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alma” fiili olarak tanımlanmıştır.

Hırsızlık Suçunun Şartları Nelerdir? 

1) Somut olayda hırsızlık suçunun oluşabilmesi için hukuka aykırı eylemin konusu taşınır bir mal olmalıdır. Bir başka deyişle hırsızlık suçunun konusu taşınır maldır. Bu bağlamda taşınmazlar üzerinde hırsızlık suçunun işlenebilmesi mümkün değildir.

Mal kavramından ise öncelikle kişinin maddi malvarlığı değeri olan taşınır eşya dikkate alınacaktır. Ancak ceza hukuku anlamında maddi, ekonomik değeri olmayan ama kişinin özelinde manevi değeri olan taşınır eşyalarında hırsızlık suçunun konusu olabilmesi mümkündür.

2) Hırsızlık suçunda korunan hukuki değer taşınır malın zilyetliğidir. Zilyetlik, bir mal üzerinde özgürce tasarruf etme imkanı olarak (öz iradesi ile) fiili hakimiyet kurmasıdır. Buna göre bir kimse elinde bulunan malın sahibi olmasa dahi hırsızlık suçu işlenebilecektir. Örneğin; kişinin kiraladığı bir telefonun çalınması halinde hırsızlık suçu işlenebilecektir.

Zilyetlikle korunan değer kamu düzeni, kamu esenliğidir. Buna göre kişi eşyasını çalan hırsızdan söz konusu taşınır malını geri almaya çalışsa dahi hırsızlık suçu oluşabilecektir. Bu anlamda taşınır malın zilyetliğinin hukuka uygun veya aykırı olarak elde edilmesinin bir önemi yoktur.

Burada değinmemiz gereken husus; bir taşınır malın maliki kendi malına izinsiz olarak aldığı için hırsızlık suçunu işlemiş olur mu? Örneğin; Sahibi olduğu bisikleti bir arkadaşına kiralayan kimse, kira sözleşmesine aykırı olarak ve kiracının rızası olmadan bisikletini alması halinde hırsızlık suçunu işlemiş mi olur? Doktrinde çeşitli görüşler olmakla birlikte baskın görüş; kişinin maliki olduğu eşyayı zilyedinin rızası olmadan alması durumunda hırsızlık suçunu işlemiş olmayacağı yönündedir. Ancak bu durumda malikin cezai sorumluluğu olmamakla birlikte hukuki sorumluluğu olabilecektir.

3) Taşınır malı zilyedinin rızası dışında alan kişi kendisine veya bir başkasına yarar sağlama amacı bulunmalıdır. Burada kanun koyucu kişide özel kast aramıştır. Örneğin; Kişinin değerli saatini izinsiz olarak alıp parçalayıp yok eden kişi hırsızlık suçunu değil mala zarar verme suçunu işlemiş olur. Çünkü kişi söz konusu değerli saati kendisine veya başkasına fayda sağlamak amacıyla değil zilyedin malına (dolayısıyla zilyedin kendisine) zarar verme amacıyla izinsiz olarak almıştır.

Hırsızlık Suçunda Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?

Hırsızlık suçu kapsamında görevli mahkemeler asliye ceza mahkemeleridir. Buna göre sanık hakkında kamu davası asliye ceza mahkemesi nezdinde görülecektir. Hırsızlık suçunda yetkili mahkeme ise öncelikle suçun işlendiği yer asliye ceza mahkemesidir. Suçun işlendiği yer belli değilse, şüpheli veya sanığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi; şüpheli veya sanığın Türkiye’de yerleşim yeri yoksa Türkiye’de en son adresinin bulunduğu yer asliye ceza mahkemesi yetkilidir.

Hırsızlık Suçu Şikayete Tabi Midir?

Hırsızlık suçu resen soruşturulan ve kovuşturulan bir suç olup şikayete bağlı değildir. Bu kapsamda basit ve nitelikli hırsızlık suçlarının ikisi de şikayete tabi değildir. Adli makamların hırsızlık suçu ile ilgili aldıkları şikayet, ihbar vs. ile soruşturma süreci başlayacaktır. Şikayet eden kişinin daha sonra şikayetini geri çekmesi halinde de kamu davasına bir etkisi olmayacak yani dava devam edecektir.

Hırsızlık Suçu Uzlaştırmaya Tabi Midir?

Uzlaştırma müessesesi 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 253. maddesi gereğince düzenlenmiştir. Bu bağlamda basit hırsızlık suçu (TCK m.141) uzlaştırmaya tabidir. Savcılık makamı iddianame düzenlemeden önce tarafları uzlaştırma bürosuna sevk edecektir. Basit hırsızlık suçu anlamında taraflar uzlaştırma bürosuna sevk edilmeden iddianame düzenlenmesi mahkemece iddianamenin iadesi sebebidir. Nitelikli hırsızlık suçu ise uzlaştırmaya tabi değildir. Dolayısıyla uzlaştırma hükümleri nitelikli hırsızlık suçunda uygulanmayacaktır.

Hırsızlık Suçunun (Basit Hırsızlık) Cezası Nedir?

Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. Hırsızlık suçunun işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Nitelikli Hırsızlık Suçu Nedir?

Hırsızlık suçunun;

a) Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,

b) Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında,

c) Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında,

d) Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında, İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Suçun;

a) Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,

b) Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle (Uygulamadaki adıyla “yankesicilik”),

c) Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,

d) Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak veya kilitlenmesini engellemek suretiyle,

e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle, 

f) Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak,

g) Büyük veya küçük baş hayvan hakkında,

h) Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında, İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.

Suçun, sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz.

Hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki hükümlere göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.

“Hayatın olağan akışı ve günlük yaşam şartlarında, ayırıcı bir özelliği ve üzerinde belirleyici bir ibare bulunmayan, günlük hayatta sıklıkla el değiştirmesi mümkün naylon poşet üzerinde, öncesinde herhangi bir sabıkası olmayan ve aynı şehirde yaşadığı anlaşılan suça sürüklenen çocuğa ait parmak izlerinin bulunmasının suçun suça sürüklenen çocuk tarafından işlenip işlenmediği hususunda suça sürüklenen çocuk lehine değerlendirilmesi gereken bir olgu olduğu, ceza mahkumiyeti için fail hakkında her türlü şüpheden arınmış, somut, inandırıcı ve kesin bulguların mevcut olması gerektiği, bu itibarla suça sürüklenen çocuk hakkında, yüklenen nitelikli hırsızlık suçundan, savunmanın aksine, her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve mahkumiyet için yeterli kanıt yada kanıtların bulunmadığı gözetilmeden, suça sürüklenen çocuğun nitelikli hırsızlık suçundan BERAATİ yerine…” (Yargıtay 8. CD., E. 2018/8370 K. 2019/4256 T. 26.3.2019)

Hırsızlık Suçunda Cezayı Artıran Haller Nelerdir?

Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Gece vakti, güneş battıktan bir saat sonra başlayan ve güneş doğmadan bir saat öncesine kadar olan süreyi kapsar.

Hırsızlık Suçunda Cezayı Azaltan Durumlar Nelerdir?

Hırsızlık suçunun;

a) Paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde,

b) Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla, İşlenmesi halinde şikayet üzerine fail hakkında iki aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

“Somut olayda ise; sanığın suç tarihinde 25,00 TL değerindeki ıspanakları çalması karşısında hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 17. CD., E. 2016/16449 K. 2017/1889 T. 20.2.2017)

“Somut olayda ise; suça sürüklenen çocuğun suç tarihinde, bilirkişi raporuna göre, değeri 10,00 TL olarak belirlenen bir paket kalekim marka fayans yapıştırıcıyı çalmaya teşebbüs etmekten ibaret eylemi nedeni ile hakkında 5237 sayılı TCK’nun 145. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 17. CD., E. 2019/2930 K. 2019/4553 T. 3.4.2019)

Hırsızlık Suçu ve Zorunluluk Hali

Hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde, olayın özelliğine göre, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

“Ancak burada 5237 sayılı TCK’nun 147. maddesinde düzenlenen “ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için hırsızlık suçunun işlenmesi” hali ile 145. maddede öngörülen “değer azlığı” kavramı karıştırılmamalıdır. 145. maddede öngörülen değer azlığı ile zorunluluk halini düzenleyen 147. maddenin uygulanma şartları birbirinden farklı olup, 147. maddenin ayırıcı ölçütü hırsızlığın ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için yapılmasıdır. Burada hırsızlığın konusu olan malın değerinin az veya çok olmasının herhangi bir önemi yoktur. Örneğin, ölümcül bir hasta için eczaneden çok pahalı bir ilacın çalınması söz konusu olabilir. Buradaki ölçü değer değil, ağır ve acil bir ihtiyaç için bu malın çalınmasıdır.” (Yargıtay CGK., E. 2017/733 K. 2017/341 T. 20.6.2017)

Kullanma Hırsızlığı Suçu ve Cezası Nedir?

Hırsızlık suçunun, malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilmek üzere işlenmesi halinde, şikayet üzerine, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. Ancak malın suç işlemek için kullanılmış olması halinde bu hüküm uygulanmaz.

Hırsızlık Suçunun Akrabaya Karşı İşlenmesi Halinde Ceza Verilir Mi?

Hırsızlık suçu;

a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş lerden birinin,

b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın,

c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin, Zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.

Hırsızlık suçunun, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.

“Sanığın katılanların damadı olduğu ve 5237 sayılı TCK’nın 167/1-b ile 151/1. maddeleri gereğince, mala zarar verme suçunun üstsoy kayın hısımının zararına işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunamayacağının düzenlenmesi karşısında, şahsi cezasızlık sebebinin varlığından dolayı 5271 sayılı CMK’nın 223/4-b maddesi uyarınca sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesinin gerektiği, ancak bu suça ilişkin kararın kesin nitelikte olması nedeniyle hukuka aykırılığın kanun yararına bozma yoluyla giderilebileceği olanaklı görülmüştür.” (Yargıtay 17. CD., E. 2015/23562 K. 2017/12904 T. 1.11.2017)

Hırsızlık Suçunda Etkin Pişmanlık Hükümleri Uygulanır Mı? 

Hırsızlık suçu tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir. Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmeden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir. Yargılama sürecinde olası hak kayıplarının yaşanmaması adına uzman bir ceza avukatı ile beraber hareket etmenizi öneriyorum.

“Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.” 

“Sanıkların, yakınanın bir iş merkezinin 3.katında bulunan ofisine sağlam ve muhkem olan işyeri kapısını kırarak girip içeriden bilgisayar ve ekipmanları ile bir kısım elektronik aleti çaldıkları, bunları bir battaniyeye sarıp kimseye görünmeden ve yakalanmadan iş yerinden çıktıkları ancak, sokak üzerinde yürümekteyken çıkarttıkları ses üzerine kolluk görevlilerinin sanıkları farkettiği, ellerinde battaniyeye sarılı eşyalar ile yürüyen sanıkları gören kolluk görevlilerinin sanıklara yöneldiği, sanıkların ilk başta kolluk görevlilerine yakalanmadan ellerindeki malzemeleri Orta Camii yanındaki bir manav tezgahının altına saklamayı başardıkları ancak kısa bir süre sonra elleri boş vaziyette kolluk görevlilerine yakalandıklarında sanığın suç arkadaşı olup hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen Ö.. G..’in 06.07.2004 tarihli tutanak içeriğine göre kolluk görevlilerine ellerindekilerin hırsızlık malzemeleri olduğunu söyleyerek, önce malzemeleri koydukları yeri, sonra da hırsızlık yaptıkları yeri göstererek henüz, müracaatı olmayan yakınına iadeyi sağladıklarının anlaşılması karşısında, sanık hakkında 5237 sayılı Yasanın 168/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 17. CD., E. 2015/481 K. 2015/710 T. 14.4.2015)

Hırsızlık Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması, Adli Para Cezası ve Erteleme Olur Mu?

Somut davada hırsızlık suçunu işlediği sabit görülen kişi hakkında mahkumiyet hükmü kurulması halinde, şartlarının mevcut bulunması ile, mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılması, erteleme ve adli para cezasına da hükmedilebilecektir.

“Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan verilen hapis cezası yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verirken, 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde sayılan nesnel ve özel koşulların değerlendirilip buna göre gerekçelerin gösterilmesi gerektiği, suça sürüklenen çocuğun adli sicil kaydında daha önce kasıtlı suçtan mahkumiyetinin bulunmadığı, adli sicil kaydındaki ilamın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olduğu ve atılı suçun 6545 sayılı Kanun’un 72. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 231/8. maddesinin yürürlüğe girmesinden önce işlendiği, dolayısıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebilmek için aranan 5271 sayılı CMK’nun 231/6-a maddesinde gösterilen ”Kasıtlı suçtan mahkum olmama” nesnel koşulunun bulunduğu, hırsızlık suçunun teşebbüs aşamasında kalması dolayısıyla zarar meydana gelmediği dikkate alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin nesnel koşullardan olan mağdurun maddi zararının olmadığı da gözetilerek, suça sürüklenen çocuk hakkında 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendinde belirtilen, ”Suça sürüklenen çocuğun kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” öznel koşulunun da hükmolunan cezanın ertelenmesi gerekçesinde gerçekleştiğinin açıklanmış olması karşısında, suça sürüklenen çocuk hakkında “Yasal koşulları oluşmadığından” biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile hırsızlık suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi uygun görülmemiştir. Yine, suça sürüklenen çocuğun adli sicil kaydında suç tarihi itibariyle kesinleşmiş hapis cezasına ilişkin mahkûmiyetinin bulunmaması nedeniyle, hükmolunan kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı TCK’nun 50/3. maddesinde yer alan yasal zorunluluk gereğince aynı Yasa’nın 50/1. maddesindeki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğunun gözetilmemesi BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 17. CD., E. 2019/2930 K. 2019/4553 T. 3.4.2019 )

Güveni Kötüye Kullanma ve Hırsızlık Suçu Arasındaki Fark Nedir?

“Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya bir başkasına yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak, hırsızlık suçunun temel şeklidir. Taşınır malın alınmasının suç oluşturabilmesi için, zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir. Güveni kötüye kullanma suçunda ise, başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine cezalandırılmaktadır. Zilyetlik rızayla faile devredilmelidir. Müştekinin anlatımlarında, aynı işyerinde çalıştıkları sanığın konuşma yapmak için istemesi üzerine cep telefonunu geçici süre için verdiğini belirtmesi karşısında; cep telefonunun zilyetliğinin belirli bir süre için müşteki tarafından sanığa devredilmiş olması nedeniyle eylemin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu anlaşılmakla, bu suçtan cezalandırılması gerekirken yazılı gerekçeyle hırsızlık suçunu oluşturduğunun kabulü ile karar verilmesi BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 15. CD., E. 2011/10179 K. 2011/1985 T. 22.9.2011)

Hırsızlık ve Güveni Kötüye Kullanma Suçlarının Farkları: Hırsızlık ile güveni kötüye kullanma suçlarının bazı ortak noktaları bulunmakla birlikte, bu iki suçun birbirinden ayrıldığı noktaları aşağıdaki şekilde belirlemek mümkündür:

a-) Hırsızlık suçunun konusu sadece taşınır bir mal iken, güveni kötüye kullanma suçunun konusunu hem taşınır hem de taşınmaz mallar oluşturabilir.

b-)Güveni kötüye kullanma suçunda malın teslimi, muhafaza edilmek veya belirli biçimde kullanılmak üzere hukuka ve yöntemine uygun, aldatılmamış özgür bir iradeye dayanılarak yapılmaktadır. Hırsızlık suçunda ise taşınır mal zilyedinin rızası olmadan alınmaktadır.

c-)Hırsızlık suçunda, zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır malın bulunduğu yerden alınmasıyla suç oluşmaktadır. Güveni kötüye kullanma suçunda ise, suçun oluştuğu an, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunulduğu veya bu devir olgusunun inkâr edildiği andır. Bunun sonucu olarak bu aşamaya kadar gerçekleşen eylemler suç oluşturmayacaktır.

d-) Hırsızlık suçunda failde başlangıçtan itibaren suç işleme kastı bulunmakta iken, güveni kötüye kullanma suçunda sonradan oluşan bir kast söz konusudur. Malın fer’i zilyede belli amaçlar için tevdi edilmesinden sonra kast oluşmakta ve güveni kötüye kullanma suçu işlenmektedir. Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Düğün alışverişinden dönen katılanın sanığın kullandığı taksiye bindiği içerisinde bulunan çantaları bagaja koyduğu, indiği yerde, para bozdurmak için gittiği sırada sanığın parayı almayı beklemeden olay yerinden ayrılması şeklindeki olayda, katılanın geçici de olsa eşyalarını sanığa rızaen tesliminin söz konusu olmadığı ve zilyetlik devri iradesinin de bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir. Bu itibarla yerel mahkeme hükmünün suç niteliğinin hatalı belirlenmesi isabetsizliğinden bozulması gerektiği fikri ile sayın çoğunluğun kararına muhalifim.” (Yargıtay 15. CD., E. 2013/30407 K. 2016/3306 T. 12.4.2016- KARŞI OY) 

Hırsızlık Suçu ile İlgili Yargıtay Kararları

“Sanığın, mağdura ait işyerinin dışında teşhir amacıyla bulunan 30 Lira değerindeki bir çift spor ayakkabıyı alarak, montunun iç kısmına saklayıp olay yerinden uzaklaşmaya başladığı sırada yakalanması şeklinde gerçekleşen olayda; sanığın hırsızlık suçu teşebbüs aşamasında kalmış ise de, özgülenen kastının bir çift ayakkabıyı almaya yönelik olması, suç tarihinde paranın satın alma gücü ve ekonomik şartlar gözetildiğinde, hırsızlığa konu eşyanın değer bakımından az olması, suçun işleniş biçimi ile hak ve nasafet kuralları göz önüne alındığında, sanığın cezasından TCK’nın 145. maddesi uyarınca belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiği kabul edilmelidir.” (Yargıtay CGK., E. 2017/733 K. 2017/341 T. 20.6.2017)

“5237 sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değilse de, maddenin, yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır. Somut olayda ise; suça konu işyerinden 10,00 TL bozuk parayı çalarak birer kase mercimek çorbası içen sanıklar hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle TCK’nın 145. maddesi gereğince hırsızlık suçundan verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 13. CD., E. 2013/15725 K. 2014/19014 T. 27.5.2014)

Av. Oktay Altunkaya
Önceki İçerikDuyuma Dayalı Tanık Beyanları Delil Sayılır Mı?
Sonraki İçerikTedbir Nafakası ile İlgili En Çok Sorulan Sorular ve Cevapları