İddianame Nedir? İddianame Nasıl Hazırlanır? (CMK m. 170)

İddianame Nedir? (CMK m.170 vd.)

Suç şüphesinden adli mercilerin haberdar olmasıyla başlayan soruşturma süreci Cumhuriyet savcısının kamu davası açılması talebiyle iddianame düzenlemesi veya kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermesi ile sonuçlanacaktır. Ceza muhakemesine özgü en önemli kavramlardan biri olan iddianame; süreç boyunca adli mercilerce toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması halinde, soruşturma evresi sonunda kamu davası açılması istemiyle ilgili mahkemeye sunulmak üzere Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenen yazı, belgedir.

Kamu Davası Nedir?

Bir bireyin diğer bir bireye veya kuruma yönelik herhangi bir suç işlemesi halinde, suçu işleyen kişinin, söz konusu suçun mağduru veya zarar göreni tarafından yargılanması, cezalandırılması mümkün değildir. Suçun işlenmesiyle birlikte toplum huzuru, kamu vicdanı ve düzeni de zarar görmekte bu kapsamda suç konusu eylem kamuyu da ilgilendirmektedir. Dolayısıyla bir suç işlenmesi halinde toplum ve suçtan zarar görenler adına Cumhuriyet savcısı kamu davası açılması talebinde bulunma görev ve yetkisine sahiptir.

İddianamenin unsurları nelerdir?

Cumhuriyet savcısının görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlediği iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri gösterilir.
İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır; yüklenen suçu oluşturan olaylar ve suçun delilleriyle ilgisi bulunmayan bilgilere yer verilmez. Bu yasa hükmüne aykırı bir şekilde iddianame düzenlenmesi durumunda; şüpheliye yönelik suç konusu eylemi gerçekleştirdiği tam anlamıyla isnat edilmemekte, dolayısıyla ortada gerçek anlamda bir iddianame bulunmamaktadır. Bu husus şüphelinin kendisine atılı suçlamayı gereği gibi anlayabilmesi ve bu kapsamda savunmak hakkını tam olarak kullanabilmesi için elzemdir. Suç konusu fiilin ve olayın, oluş zamanına göre sıralanması elbette gereklidir ancak yeterli değildir. Gerçek anlamda bir iddianamede; Cumhuriyet savcısı somut olayları, dosya içeriğindeki delillerle analitik bir biçimde bağdaştırarak şüphelinin suç konusu fiili gerçekleştirdiğini mahkemeye ve diğer muhakeme süjelerine rasyonel bir biçimde ispatlamaya çalışmalıdır.
Soruşturma sürecinde Cumhuriyet savcısı, şüphelinin sadece aleyhine olan delilleri değil, lehine olan bilgi, belge vs. delilleri de resen araştırmak ve şüphelinin lehine olan hususları da iddianamede belirtmekle yükümlüdür. Ceza muhakemesinin amacının hukuki yollarla maddi gerçeğe ulaşmak olduğu düşünüldüğünde, Cumhuriyet savcısının somut dosya kapsamında şüphelinin lehine olan konuları da iddianamede ileri sürmesi adalet kavramı ve adil yargılanma hakkı bağlamında önemlidir.
Belirtmem gerekirse; Cumhuriyet savcısının suç işlediği şüphesiyle düzenlediği iddianamede belirtilen somut vakıalar, sevk maddeleri ve sonuç kısmında işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir. Bu husus ceza muhakemesindeki “davasız yargılama olmaz ilkesi” ile ilgili olarak; şüpheli hakkında iddianamede belirtilmeyen bir vakıa ile ilgili olarak cezalandırılmasına karar verilememesi anlamında önemlidir. Elbette mahkeme iddianamede belirtilen suç konusu olayın hukuki nitelendirilmesi ile bağlı değildir. Fakat iddianamede söz edilmeyen bir vakıaya dayanılarak da sanık hakkında hüküm kurulması mümkün değildir. Dolayısıyla iddianamede belirtilmeyen suç konusu olay ile ilgili olarak kişinin cezalandırılabilmesi için, ayrı bir kamu davası açılması gerekmektedir.

Cumhuriyet savcısının kamu davası açılması talebinde bulunurken takdir yetkisi var mıdır?

Şüphelinin suç konusu davranışı gerçekleştirdiği konusunda yeterli şüphenin bulunması durumunda kural olarak Cumhuriyet savcısı kamu davasının açılması talebiyle iddianame düzenlemek zorundadır. Yani kamu davası açılması hususunda yasada belirtilen istisnai haller dışında bir tercih, takdir yetkisi yoktur. Kanunun Cumhuriyet savcısına takdir yetkisi tanıdığı bu haller şunlardır:
a) Cezayı kaldıran şahsî sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir.
b) Somut dosya kapsamında şartlarının bulunması halinde; Cumhuriyet savcısı tarafından Ceza Muhakemesi Kanununun 171. maddesinde düzenlenen kamu davasının ertelenmesi müessesesinin uygulanmasına karar verilmesi halinde de kamu davasının mecburiliğinden bahsedilemez.

İddianamenin iadesi nedir?

Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) CMK’nın 170 inci maddesine aykırı olarak düzenlenen,
b) Suçun sübûtuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) Önödemeye veya uzlaştırmaya ya da seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaştırma ya da seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
d) Soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenen, İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez. İddianamenin ilgili mahkemeye sunulmasının ardından 15 gün içerisinde iade edilmeyen iddianame mahkemece kabul edilmiş sayılır.
Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez. İddianamenin İade kararlarına karşı sadece Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.

İddianamenin mahkemeye sunulması ile  kabulü arasındaki süreçte, iddianame şüpheliye tebliğ edilir mi?

Cumhuriyet savcısının iddianameyi mahkemeye sunduktan sonra mahkeme onbeş gün içerisinde iddianameyi iade etmedikçe söz konusu iddianameyi kabul etmiş sayılacak, böylece kamu davası açılmış olacaktır. Peki bu iddianamenin sunulması ile kabulü arasındaki süreçte şüphelinin hakkında düzenlenen iddianameden haberi olabilecek midir? Maalesef yürürlükteki mevzuat kapsamında, şüpheli hakkında düzenlenen iddianameden kamu davası açılana kadar yani mahkemece iddianame kabul edilene kadar şüpheli haberdar olamamaktadır. Bu ceza hukuku için adil yargılanma hakkı ve savunma hakkı bağlamında önemli bir eksikliktir. İddianamenin sunulması ile kabulü arasındaki süreçte; iddianamenin şüpheliye ve müdafiine tebliğ edilmesi; şüphelinin iddianameye olan itirazlarının değerlendirilmesini, üzerine atılı suçlama hakkında araştırılmasını talep ettiği hususların bu aşamada dosya kapsamına alınmasını ve sonuç olarak;  gereği gibi, eksiksiz olarak bir iddianamenin hazırlanmasında önemli bir denetim mekanizmasının oluşmasını sağlayacaktır. Dolayısıyla iddianamenin kabulü ile birlikte dava süreci daha verimli olacak ve daha makul bir sürede sonuçlanması mümkün olacaktır.

İddianamenin kabulü halinde ne olur?

İddianamenin ilgili mahkemece kabulü ile birlikte kamu davası açılmış olur. Bu anlamda artık kovuşturma süreci başlamıştır. Mahkeme söz konusu dava ile ilgili duruşma hazırlığı aşamasına başlar ve tensip zaptı düzenleyerek, duruşma gününü taraflara tebliğ eder. Tensip zaptı ile birlikte sanığa iddianame de tebliğ edilir.

İddianamenin sanığa tebliğinden itibaren duruşma ne kadar bir süre sonra olur?

CMK m. 176 gereğince çağrı kağıdının sanığa tebliğ edildiği tarih ile duruşma tarihi arasında en az bir hafta süre bulunmalıdır. Bu süre sanığın savunma hakkı kapsamında mecburidir. Ancak uygulamada, somut davaya göre farklılık göstermek kaydıyla, iddianamenin kabulü tarihi ile duruşma günü arasında ortalama 1-3 ay gibi bir zaman aralığı olmaktadır.

İddianame Kapsamı ve İddianamenin İadesi ile İlgili Yargıtay Kararları

“..2006 yılına ait fatura ayrıntılarının Vergi Dairesi’nden sorularak kanaat oluşturacak sayıda her yıla ait fatura aslı ya da onaylı suretinin istenerek dosya arasında bulundurulması gerektiği de göz önüne alınarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde ve 2007 yılında “sahte fatura düzenlemek” suçundan ise iddianame kapsamında açılmış bir dava bulunmamasına rağmen iddianame kapsamı dışına çıkılmak suretiyle hüküm kurulması yasaya aykırı olması sebebiyle bozmayı gerektirmiştir..” (Yargıtay 11. CD., E. 2016/11854 K. 2017/591 T. 2.2.2017)
“..Somut olayda, Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığınca söz konusu iddianamenin 22/02/2019 tarihinde UYAP sisteminden düzenlenerek mahkemesine tevdii edilmesi sonrası dosya içerisinde bulunan UYAP safahat kaydından da anlaşılacağı üzere, mahkemece yasal süre geçtikten sonra 15/03/2019 tarihinde iddianamenin iadesi kararının Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği, yerinde görüldüğünden, Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/03/2019 tarihli ve 2019/89 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309/4-a maddesi uyarınca, BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 29/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 19. CD., E. 2019/31332 K. 2021/3788 T. 29.3.2021)
“..Düzeltme ve cevabın yayımlanmaması suçundan açılan kamu davalarında; iddianamede suça konu edilen eylemin, CMK’nın 170/4. maddesinde belirtildiği üzere, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanması zorunludur. Bu husus, ayrıca iddianamenin iadesi sebebidir. CMK’nin 225/1. maddesinde ise hükmün ancak iddianamede unsurları gösterilen fiil ve faille sınırlı olmak üzere verilebileceği yazılıdır. Dosya üzerinde yapılan incelemede; kesinleşen düzeltme ve cevap metninin yayımlanmasına dair kararın, 01.07.2014 günü itiraz eden avukata tebliğ edildiği, sorumlu müdürün karardan haberi olmadığını savunduğu, ancak haberdar olur olmaz, 05.07.2014 tarihli gazete nüshasında düzeltme ve cevap metninin yayımlandığı görülmektedir. Somut olayda tekzip metninin usulünce yayınlanmadığına ilişkin iddianamede herhangi bir iddia ve açıklama bulunmadığı anlaşılmakla, sanıkların beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, bozmayı gerektirmiştir..” (Yargıtay 19. CD., E. 2020/7431 K. 2021/2432 T. 3.3.2021)
Av. Oktay Altunkaya
Önceki İçerikFazla Çalışma (Mesai) Ücreti Nasıl Hesaplanır?
Sonraki İçerikBasit Tıbbi Müdahale ile Giderilebilecek Yaralama Suçu Nedir?