Uyuşturucu Kullanma Suçu ve Cezası (TCK 191)

Bu yazımızda uyuşturucu kullanma suçu kapsamında; uyuşturucu, uyuşturucu madde kullanma, şartları ve cezası konularından bahsedeceğiz.

Uyuşturucu Kullanma Suçu Nedir?

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” başlıklı 191. maddesinde; Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” denmektedir.

Buna göre kanunumuz uyuşturucu madde kullanımını ve kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak, kabul etmek, satın almak fiillerini suç olarak düzenlemiştir.

Uyuşturucu madde kullanma, kişinin uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi (eroin, esrar, kokain, çeşitli sentetik maddeler vs.) ağız, burun, damar, deri altına enjeksiyon yoluyla veya başka bir şekilde vücuduna almasıdır.

Uyuşturucu madde satın almak, bir bedel karşılığında uyuşturucu maddeyi temin etmektir. Uyuşturucu madde kabul etmek ise bedelsiz olarak uyuşturucu veya uyarıcı maddenin teminidir. Bu bağlamda kanun; satın alma olsun olmasın, her türlü ihtimal dahilinde de uyuşturucu madde kullanımını ve kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma eylemini yaptırıma bağlamıştır.

Kanunda belirtilen kullanma, kabul etme, satın alma ve bulundurma fiilleri seçimlik olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla kişinin bu eylemlerden herhangi birini gerçekleştirmesi uyuşturucu madde kullanma suçunun oluşmasını sağlar. Ayrıca söz konusu seçimlik hallerin birçoğunun gerçekleşmesi halinde de tek suç oluşmuş olacaktır ve bir cezaya hükmedilecektir.

Uyuşturucu Madde Kullanma Suçunda Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?

Uyuşturucu madde kullanma suçunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Bu suç kapsamında yetkili asliye ceza mahkemesi; suçun işlendiği yer, suçun işlendiği yer belli değilse, şüpheli veya sanığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.

Uyuşturucu Madde Kullanma Suçu Şikayete Bağlı Mıdır?

Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma suçu şikayete bağlı bir suç değildir. Adli makamların ihbar, şikayet veya resen harekete geçmesiyle soruşturma veya kovuşturma yapılabilir. Uyuşturucu kullanma suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.

Uyuşturucu Kullanma Suçunun Şartları Nelerdir?

Uyuşturucu kullanma suçunun yasal şartlarının oluşabilmesi için; ilk olarak kişinin uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış olması gerekmektedir. Buna göre kişinin uyuşturucu madde kullandığı hususunda tıbbi, fiziki vs. bilgi, belge ve delillerin incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Örneğin; kişinin üzerinde veya evinde uyuşturucu maddenin bulunması, uyuşturucu madde kullanırken bizzat yakalanması veya görülmesi ya da yakalandıktan sonra yapılan idrar, kan veya saç testi sonucunda uyuşturucu madde kullandığının anlaşılması gibi haller şahsın uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığının tespitinde dikkate alınacaktır.

Bu konuda idrar, kan veya saç testi ile ilgili olarak; şahsın kullandığı uyuşturucu maddeye göre değişen sürelerde tespiti yapılabilmektedir. Örneğin; esrarın ortalama 1-3 gün arasında idrar testi ile tespiti yapılabilirken kokain de ortalama 12-48 saat arasında yapılabilmektedir. Bu sürelerin sonunda kişinin idrar testi negatif çıkabilecektir. Dolayısıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımına ilişkin olarak idrar testinin kısa bir sürede yapılması gerekmektedir. Saç testi yoluyla ise daha uzun bir süre de (4-6 ay) ve daha güvenilir sonuçlar edilebildiği belirtilmektedir.

Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma suçu ile ilgili olarak belirtilmesi gereken en önemli husus; kişinin uyuşturucu maddeyi kullanma amacıyla mı yoksa ticaret amacıyla mı hareket ettiğinin tespitine ilişkindir. Bu konuda bir tespit yapılırken de çeşitli ölçütler göz önünde bulundurulur. Örneğin; kişinin ekonomik durumu, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin miktarı, nerede ve ne şekilde bulunduğu, kişinin ve tanıkların beyanları, kişinin yakalanması veya izlenmesi söz konusuysa davranışlarının değerlendirilmesi, muayene (idrar, kan, saç vs.) testlerinde uyuşturucu maddeye rastlanıp rastlanmadığı gibi hususlar değerlendirilecektir. Sanığın uyuşturucu maddeyi kullanma amacı dışında bulundurduğu yönünde bir kanaate varılması halinde verilecek hüküm kişi açısından çok ağır sonuçlar doğurabilecektir.

“Kadirli ilçesinde oturan sanıkların, Kırıkhan ilçesine giderek suç konusu esrarı aldıktan sonra tekrar ikamet ettikleri ilçeye döndükleri sırada yakalanmaları, ele geçirilen net 330,4 gram ağırlığındaki suç konusu esrarın miktar itibarıyla kullanma sınırları içinde kalması, söz konusu uyuşturucu maddenin tek parça hâlinde ele geçirilmesi, uyuşturucu madde kullandıklarını söyleyen sanıkların savunmalarının aksine, birlikte satın aldıkları suç konusu esrarı başkalarına satacaklarına, devredeceklerine veya vereceklerine ilişkin herhangi bir davranış içinde oldukları hususunda bir tespit bulunmadığı gibi kullanma dışında bir amaçla bulundurduklarına ilişkin delil de olmaması, sanık …’ın, diğer sanık …’ın suç konusu esrarı isteyenlere sattığı şeklindeki soyut ve suç atma niteliğinde kalabilecek kolluktaki beyanından dönmesi karşısında, sanıkların sabit olan eylemlerinin kullanmak için uyuşturucu madde satın alma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir. Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin BOZULMASINA karar verilmelidir.” (Yargıtay CGK., E. 2017/623 K. 2019/123 T. 21.2.2019) 

“Tüm anlatımlar birlikte değerlendirildiğinde; mağdure K3 ‘ın kan ve idrarında tespit edilen MDMA içeren ecstacy hapı SSÇ K1 ‘dan temin ettiğinin sabit olmadığı,mağdurenin başının ağrıdığını söyleyerek SSÇ’den aldığı yarım hapı uyuşturucu olduğunu bilmeden kullandığını, SSÇ’nin diğer yarısını da tanık K4 ‘ye verdiği anlatımının diğer anlatımlar ile desteklenmediği, tanık K5 ‘in evine geldiğinde mağdurenin uyuşturucu kullandığını kendisine söylediğini, tanık K4 ‘nin mağdurenin tanık K5 ‘in evine geldiğinde dans ederek değişik hareketler sergilediğini belirttikleri, bu nedenle mağdurenin SSÇ ile buluşmadan önce de uyuşturucu madde kullanma ihtimalinin bulunduğunun anlaşıldığı, sanığın savunmasında da baştan beri mağdureye uyuşturucu hap vermediğini bildirdiği, tanık K2 ‘in de bu beyanı İzmir BAM, 3. CD., E. 2017/2952 K. 2018/749 T. 8.5.2018 doğruladığı, SSÇ K1 ‘ın mağdureye uyuşturucu madde temin ettiği yönünde şüpheden uzak ceza almasına yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, SSÇ K1 ‘ın uyuşturucu madde kullandığını belirttiği, üzerinde ele geçen kriminal rapora göre net 17,00 gram ağırlığındaki esrar ve 0,15 gram ağırlığındaki ecstacy hapın kişisel kullanım sınırları içinde kaldığı, SSÇ K1 ‘ın eyleminin değişen suç vasfına göre TCK’nın 191/1. maddesinde düzenlenen kullanmak amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak suçuna dönüştüğü kabul edilerek İzmir 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 13/06/2017 tarih, 2017/42 Esas, 2017/118 Karar sayılı suça sürüklenen çocuğun cezalandırılmasına ilişkin mahkumiyet kararının kaldırılmasına, TCK’nın 191/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına, TCK’nın 191/8, CMK’nın 231/5 maddeleri uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve SSÇ hakkında 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” (İzmir BAM, 3. CD., E. 2017/2952 K. 2018/749 T. 8.5.2018)

Uyuşturucu Madde Kullanma Suçunun Cezası Nedir?

Ceza Kanunumuzun 191. maddesine göre; “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.“ denmektedir.

Yine kanunun ilgili fıkrasında; uyuşturucu kullanma fiilinin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde gerçekleştirilmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılacağı belirtilmiştir. Buna göre kişinin alabileceği ceza uyuşturucu kullanma eyleminin gerçekleştirildiği yere göre 2 ve 7,5 yıl arasında değişebilecektir.

Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Kullanma Suçunda Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi

Uyuşturucu kullanma fiiline ilişkin olarak kanunumuzda yukarıda belirtilen cezaya ilişkin olarak özel bir uygulama öngörülmüştür. Buna göre; uyuşturucu veya uyarıcı kullanma suçundan başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.

Kişi hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçlarını işlediği gerekçesiyle dava açılmışsa ancak dava sürecinde somut fiilin uyuşturucu kullanma suçunu oluşturduğu anlaşılmışsa bu halde TCK 191. madde çerçevesinde kamu davası açılmasının ertelenmesi kararı verilebilmesinin şartları mevcut ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilecektir.

Uyuşturucu Kullanma Suçunda Denetimli Serbestlik Tedbiri Ne Kadar Süre ile Uygulanabilir?

Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında 1 ile 5 yıl arasında denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre Cumhuriyet savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir. Dolayısıyla kişinin uyuşturucu madde kullandığına ilişkin yürütülen soruşturmada şartlarının oluşması ile Cumhuriyet savcılığı kamu davasının ertelenmesi kararı verecektir.  Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir.

Kişinin Denetimli Serbestlik Tedbirine Uymaması Halinde Ne Olur?

Kişinin, erteleme süresi zarfında;

a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,

b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,

c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde, hakkında kamu davası açılır.

Bu anlamda kişi beş yıllık erteleme süresi içerisinde belirlenen yükümlülüklerine uymaması durumunda öncelikle ilgili kurumca bu konuda uyarılacaktır. Uyarıya rağmen kişinin yükümlülüklerini yerine getirmemeye devam etmesi halinde erteleme kararı kaldırılacak ve kişi hakkında iddianame düzenlenecektir. Burada değinmem gereken bir nokta; belirli yükümlülüklere tabi tutulan şahsın bu tedbirleri ihlal etmesi durumunda öncelikle usulüne uygun bir şekilde yükümlülüklerini yerine getirmemesi konusunda ve sonuçları hakkında uyarılması gerekmektedir. Şahıs bu konuda uyarılmadan kamu davası açılamayacaktır.

Yine, kişinin erteleme süresi içerisinde yeniden kullanmak amacıyla uyuşturucu madde satın alması, kabul etmesi, bulundurması veya kullandığının tespit edilmesi durumunda erteleme kararı bozulacak ve kamu davası açılacaktır.

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi Kararı İkinci Defa Verilir Mi?

Uyuşturucu madde kullanma suçunu işlediği iddiasıyla yürütülen soruşturmada kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildikten sonra yükümlülüklerini ihlal etmekte ısrar eden veya tekrardan uyuşturucu kullanma suçunu işleyen şahıs hakkında kamu davası açılır. Kamu davasının açılmasından sonra, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma suçunun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez. 

Şüpheli erteleme süresi zarfında belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı (takipsizlik) verilir.

Uyuşturucu Kullanma Suçu ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (Hagb), Erteleme, Para Cezasına Çevrilmesi

Uyuşturucu kullanma suçunu işlediği iddia edilen kişi hakkında açılan kamu davası sonucunda mahkemece kişinin suçu işlediği sabit görülmesi halinde, elbette şartları mevcutsa, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilebilir. Yine, kişinin aldığı mahkumiyet cezanın infaz şekline ait bir müessese olan erteleme kararı da verilebilecektir. Fakat uyuşturucu madde kullanma suçu kapsamında kişi hakkında hapis cezasına hükmedilmesi durumunda bu cezanın adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir.

Uyuşturucu Kullanma Suçunda Etkin Pişmanlıktan Yararlanmanın Şartları Nelerdir?

Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.

Suç adli mercilerce haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.

Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmi makamlara veya sağlık kuruluşlarına başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz. Bu durumda kamu görevlileri ile sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirme yükümlülüğü doğmaz.

“Uyuşturucu maddenin sanığın oturduğu apartman girişindeki yangın kutusunda ele geçirilmesinden sonra, hakkında hiçbir delil bulunmadığı aşamada, ele geçirilen uyuşturucu maddenin kendisine ait olduğunu kabul ederek kendi suçunun ortaya çıkmasına yardım ve hizmet eden sanık hakkında TCK’nın 192/3. maddesindeki etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 20. CD., E. 2015/13249 K. 2019/32 T. 7.1.2019)

“Zira, SSÇ’nin herhangi bir kişiye uyuşturucu veya uyarıcı madde verdiği veya temin ettiğine dair kolluk görevlileri tarafından görgüye dayalı bir tespitin yapılmadığı, SSÇ’nin her aşamada uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kullanmak üzere bulundurduğunu savunduğu, suça konu uyuşturucu veya uyarıcı maddenin miktarının kişisel kullanım sınırları içerisinde kaldığı nazara alındığında, SSÇ’nin eyleminin uyuşturucu maddeyi kullanmak için bulundurma suçu kapsamında kaldığı, ilk derece mahkemesi kararının bu sebeple isabetsiz olduğu, kaldırılması gerektiği anlaşılmıştır.” (İstanbul BAM, 5. CD., E. 2019/3540 K. 2020/613 T. 10.3.2020)

“Uyuşturucu madde bulundurma eyleminin, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu mu yoksa uyuşturucu madde ticareti suçunu mu oluşturduğunun tespitinde belirgin rol oynayan husus, bulundurmanın amacıdır. Ceza Genel Kurulunun 15.06.2004 tarihli ve 107-136 ile 06.03.2012 tarihli ve 387-75 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde bulundurmanın, kullanma maksadına matuf olduğunun belirlenmesinde dikkate alınması gereken ve öğreti ile uygulamada da kabul görmüş olan bazı kriterler bulunmaktadır.

Bunlardan ilki; failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediğidir. İkinci kriter, uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimidir. Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde, örneğin genellikle evinde veya işyerinde bulundurmaktadır. Buna karşın uyuşturucunun ev veya iş yerine uzakta, çıkarılıp alınması güç ve zaman gerektiren depo, mağara, samanlık gibi bir yere gizlemesi kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunu gösterebilir.

Yine, uyuşturucunun çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler halinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde veya yakınında, hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirtidir.

Üçüncü kriter de, bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktardır. Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur. Bu nedenle değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran sanığın bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir. Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermekle birlikte, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Esrar kullanma alışkanlığı olanların bunları göz önüne alarak, birkaç aylık ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında veya ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri de adli dosyalara yansıyan ve bilinen bir husustur. Buna göre, esrar kullanan faillerin olağan sayılan bu süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları halinde, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir.” (Yargıtay CGK., E. 2017/623 K. 2019/123 T. 21.2.2019)

“Sanık, suç tarihinde yapılan bir telefon ihbarı üzerine yakalanan diğer sanık A. G.’nin anlatımı sonucunda yakalanmış, mahkemeden alınan karar ile evinde yapılan aramada, çek-yat üstünde bulunan eşofmanın cebinden 0.2 gr eroin maddesi ele geçirilmiştir. Sanığın, evinde yapılan arama sonucunda ele geçen uyuşturucu madde ve diğer sanığın soyut beyanı dışında, uyuşturucu maddeyi sattığı yolunda başka herhangi bir kanıtın bulunmaması, sanıkta yakalanan uyuşturucu madde miktarının kişisel kullanım sınırları içinde olması, uyuşturucunun evinde özensiz bir şekilde gizlenmeden ele geçmesi, sanığın tüm aşamalarda istikrarlı olarak evinde yakalanan uyuşturucu maddeyi satmak için değil, kullanmak için bulundurduğunu beyan etmesi gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, sanığın uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediği kuşku boyutunda kalmakta ve sübuta ermemektedir. Kaldı ki, dosya içerisinde yer alan adli sicil kaydına göre, inceleme dışı olan sanık A. G. daha önceden de benzer suçtan yargılanmış, başka birisinden uyuşturucu madde satın aldığını savunarak, bu yolla TCY’nın 192/3. maddesinden yararlanma olanağını elde etmiştir. Ceza Genel Kurulunun 26.10.2010 gün ve 144-213 sayılı başta olmak üzere birçok kararında da açıklandığı üzere; ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” yani “kuşkudan sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir.

Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır.

Bu nedenle, sanığın sübuta eren eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, kesin bir kanaat vermekten uzak kanıtlara dayanılarak, uyuşturucu madde ticareti suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi suretiyle, suç niteliğinin hatalı belirlenmesi isabetsiz ve yasaya aykırıdır. Bu itibarla Özel Daire bozma kararı yerinde olup, yerel mahkeme direnme hükmünün suç niteliğinin hatalı belirlenmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA karar verilmelidir.” (Yargıtay CGK., E. 2011/481 K. 2012/26 T. 7.2.2012)

“Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Suçu İşlediği Sabit Görülmüştür”

“Kararın sanık Cumhuriyet Savcısının sanık hakkındaki beraat kararının sanığın eylemi sabit olduğu gerekçesiyle usul ve yasaya aykırılığından bahisle yaptığı istinaf talebi üzerine Dairemizce yapılan duruşmalı inceleme sonucunda sanık hakkındaki soruşturmanın daha önce işlediği belirtilen başka bir uyuşturucu madde ticareti ile ilgili tutuklanıp serbest bırakılmasından sonra yeniden kenevir bitkisi ekip bunları sattığı yönünde elde edilen istihbari bilgilere göre başlatıldığı, sanığın evinde yapılan aramada uyuşturucu madde bulunmamakla beraber yapılan incelemesinde esrar aktif maddelerinden THC kalıntısı tespit edilen terazi ele geçirildiği ve evinin 5-6 metre uzağındaki çöp kutusu içerisinde net 3700 gram gelen hint keneviri bitkisi ele geçirildiği, sanık esrarın kendisine ait olmadığını, teraziyi torununu tartmak için aldığını, üzerindeki esrar kalıntılarının ise polisin teraziyi esrar torbasının içerisine koymasından kaynaklandığını savunmuş ve Dairemizdeki inceleme sırasında da terazi üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp aldırılan raporda terazinin 1 gram ile 5 kilograma kadar tartım yapılabildiği, bu nedenle terazi ile yeni doğan bir bebeğin gelişiminin gözlenmesi amacıyla tartı işinde kullanabileceği belirtilmiş ise de; 18/07/2017 tarihli polis tarafından düzenlenen tutanağa göre uyuşturucu madde ile hassas teraziye bulundukları yerin farklı olması sebebiyle ayrı ayrı el koyma işlemi yapıldığı, esrarın bulunduğu çuval içinde hassas terazinin ise kutu içerisinde el koyma işlemleri tamamlandıktan sonra polis merkezine götürüldüğünü, incelemelerinin yaptırılması için ise ayrı ayrı bez torbalara konup mühürlenerek gönderildiği, aynı poşetler içerisine konulup götürülmesi durumunun söz konusu olmadığı belirtildiği gibi Bursa Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 12/05/2017 tarihli uzmanlık raporu ekindeki zarf/koli açma ve muhteva tespit tutanağına göre de; uyuşturucu madde ile terazinin ayrı ayrı mühürlü bez torbalar içerisinde olduğunun anlaşıldığı, buna göre sanığın bu yöndeki savunmasının doğru olmadığı gibi sadece sanık ile yalnız başına yaşadığı belirtilen komşusu K6 tarafından kullanıldığı tespit edilen ve evinin hemen 5-6 metre mesafesinde bulunan çöp kutusunda esrar maddesinin bulunduğu, sanığın UYAP kayıtlarına göre sanığın başka uyuşturucu ticareti eylemlerinin de bulunduğu, bu nedenle suçtan kurtulma amacıyla inkara yönelik savunmasına itibar edilemeyeceği, sabit olan suçundan cezalandırılmasına karar vermek gerekirken beraatine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, buna göre Cumhuriyet Savcısının istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmakla; Dairemizce yapılan duruşma ve değerlendirme sonucunda; Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 19/02/2018 tarih 2017/246 Esas 2018/53 karar sayılı kararının CMK 280/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, sanığın üzerine atılı uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti suçunu işlediği, sabit olan bu suçundan cezalandırılmasına karar vermek gerektiği vicdani kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” (Bursa BAM, 3. CD., E. 2018/1112 K. 2019/427 T. 5.3.2019)

Av. Oktay Altunkaya

Önceki İçerikSeri Muhakeme Usulü (CMK 250) ve Uygulaması
Sonraki İçerikKiraya Verenin Konut ve Çatılı İşyeri Kiralarında Sözleşmeyi Bildirimle Sonlandırması