Gözaltına alınma nedir? Gözaltı kararına itiraz edebilir miyim? Gözaltına alınanın hakları nelerdir?

GÖZALTI NEDİR?

Kural olarak kişinin doğrudan gözaltına alınmasına karar verilemez. Kişinin önce yakalanması gerekir. Yakalanan kişi Cumhuriyet savcılığınca serbest bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına karar verilebilir. Mevzuat hükümlerince gözaltına alma; kanunun verdiği yetkiye göre, yakalanan kişinin hakkındaki işlemlerin tamamlanması amacıyla, yetkili hâkim önüne çıkarılmasına veya serbest bırakılmasına kadar kanunî süre içinde sağlığına zarar vermeyecek şekilde özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanıp alıkonulmasıdır. Gözaltına alma tedbiri ihtiyari olup, her yakalananın gözaltına alınması zorunlu değildir.

GÖZALTI KARARINI KİM VEREBİLİR?

Gözaltına alma yetkisi kural olarak Cumhuriyet savcısına aittir. Şüpheliler Cumhuriyet savcısının yazılı veya sözlü emri ile gözaltına alınabilir. Ancak yasadaki belirli şartların bulunması kaydıyla kolluk amirleri de gözaltına alma kararı verebilir.

GÖZALTINA ALMA KARARI HANGİ HALLERDE VERİLEBİLİR?

Bir kişinin gözaltına alınabilmesi için; kişinin gözaltına alınmasının soruşturma yönünden zorunlu olması ve bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin olması gerekmektedir. Bu iki şartın aynı anda mevcut olmaması halinde gözaltına alma tedbirinin uygulanması hukuka uygun olmayacaktır. Somut delil; kişinin suçu işlediği yönünde beş duyu organından biri veya birkaçı ile algılanabilecek delildir. Cumhuriyet savcısı söz konusu şartların somut dosyada mevcut olması halinde gözaltına alma tedbirinin uygulanmasına karar verebilecektir.

Kolluk amirleri ise daha sınırlı hallerde gözaltına alma tedbirinin uygulanmasına karar verebilecektir. Bu sınırlı halleri açıklamamız gerekirse: Suçüstü hâlleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi hakkında aşağıdaki bentlerde belirtilen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilir. Gözaltına alma nedeninin ortadan kalkması hâlinde veya işlemlerin tamamlanması üzerine derhâl ve her hâlde en geç yukarıda belirtilen sürelerin sonunda Cumhuriyet savcısına, yapılan işlemler hakkında bilgi verilerek talimatı doğrultusunda hareket edilir. Ancak kişi en geç kırk sekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır. İlgili suçlar şunlardır:

a-) Toplumsal olaylar sırasında işlenen cebir ve şiddet içeren suçlar.

b-) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;

  1. Kasten öldürme (madde 81, 82), taksirle öldürme (madde 85),
  2. Kasten yaralama (madde 86, 87),
  3. Cinsel saldırı (madde 102),
  4. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
  5. Hırsızlık (madde 141, 142),
  6. Yağma (madde 148, 149),
  7. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
  8. Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma (madde 195),
  9. Fuhuş (madde 227),
  10. Kötü muamele(madde 232)

c-) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda yer alan suçlar.

d-) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen suçlar.

e-) 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununa dayanılarak ilan edilen sokağa çıkma yasağını ihlal etme.

f-) 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3 üncü maddesinde belirtilen suçlar.

BİR KİŞİ EN FAZLA NE KADAR SÜRE GÖZALTINDA KALIR?

Kanun koyucu tarafından gözaltı süreleri emredici ve azami süre olacak şekilde düzenlenmiştir. Bu nedenle aşağıda belirttiğim sürelerin yetkili makamlarca hiçbir şekilde aşılmaması gerekir. Gözaltı süresi kural olarak, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yirmi dört saati geçemez. Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre on iki saatten fazla olamaz.

Toplu suç, aralarında iştirak iradesi bulunmasa da üç veya daha fazla kişi tarafından işlenen suçu ifade eder. Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Yani toplu suçlarda şüpheli en fazla dört gün gözaltında tutulabilir. Gözaltı süresinin uzatılması emri gözaltına alınana derhâl tebliğ edilir.

Kolluk amirleri tarafından verilen gözaltına alma kararlarında ise suçüstü hâlleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi hakkında belirtilen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilir. Ancak kişi en geç kırk sekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır.

25.07.2018 tarihinde yürürlüğe giren 3713 sayılı Terörle Mücadele KanununGeçici 19. Maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süreyle; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar veya örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından:

Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren kırk sekiz saati, toplu olarak işlenen suçlarda dört günü geçemez. Delillerin toplanmasındaki güçlük veya dosyanın kapsamlı olması nedeniyle gözaltı süresi, birinci cümlede belirtilen sürelerle bağlı kalmak kaydıyla, en fazla iki defa uzatılabilir. Gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin karar, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine yakalanan kişi dinlenilmek suretiyle hâkim tarafından verilir. Yani Terörle Mücadele Kanunu kapsamında işlenen suçlarda gözaltı süresi en fazla altı veya on iki gün olabilecektir.

ÇOCUKLAR HAKKINDA GÖZALTINA ALMA KARARI VERİLEBİLİR Mİ?

Çocuklar bakımından gözaltına alma tedbiri uygulaması sınırlandırılmıştır: Fiili işlediği zaman on iki yaşını doldurmamış olanlar ile on beş yaşını doldurmamış sağır ve dilsizler;  suç nedeni ile gözaltına alınamaz ve hiçbir suretle suç tespitinde kullanılamaz. Ancak kimlik ve suç tespiti amacı ile yakalama yapılabilir. Kimlik tespitinden hemen sonra serbest bırakılır. Tespit edilen kimlik ve suç, mahkeme başkanı veya hâkimi tarafından tedbir kararı alınmasına esas olmak üzere derhâl Cumhuriyet başsavcılığına bildirilir.

On iki yaşını doldurmuş, ancak on sekiz yaşını doldurmamış olanlar suç sebebi ile gözaltına alınabilirler. Bu çocuklar, yakınları ile müdafiye haber verilerek derhâl Cumhuriyet başsavcılığına sevk edilirler; bunlarla ilgili soruşturma Cumhuriyet başsavcısı veya görevlendireceği Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılır ve aşağıdaki hükümlere göre yürütülür:

  1. Çocuğun gözaltına alındığı ana-baba veya vasisine bildirilir.
  2. Kendi talebi olmasa bile müdafiden yararlandırılır, ana-baba veya vasisi müdafi seçebilir.
  3. Müdafi hazır bulundurulmak şartı ile şüpheli çocuğun ifadesi alınır.
  4. Kendisinin yararına aykırı olduğu saptanmadığı veya kanunî bir engel bulunmadığı durumlarda ana-babası veya vasisi ifade alınırken hazır bulunabilir.
  5. Yetişkinlerden ayrı yerlerde tutulur.
  6. 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunda yazılı suçlar büyüklerle beraber işlendiği takdirde soruşturma evresinde çocuklarla ilgili evrak ayrılır, soruşturmaları ayrı ayrı yürütülür.
  7. Çocukların kimlikleri ve eylemleri mutlaka gizli tutulur.
  8. Suçun mağduru çocuksa, bunlara karşı işlenen suçüstü hâllerinde, kovuşturulması suçtan zarar gören kimsenin şikâyetine bağlı olan fiillerde şüphelinin yakalanması ve soruşturma yapılması için şikâyet şartı aranmaz.
  9. Çocuklarla ilgili işlemler mümkün olduğu ölçüde sivil kıyafetli görevliler tarafından yerine getirilir.
  10. Çocuklara kelepçe ve benzeri aletler takılamaz. Ancak, zorunlu hâllerde çocuğun kaçmasını, kendisinin veya başkalarının hayat veya beden bütünlükleri bakımından doğabilecek tehlikeleri önlemek için kolluk tarafından gerekli önlemler alınır.

GÖZALTINA ALINDIM, YAKINLARIMA HABER VERİLECEK Mİ?

Gözaltına alınan kişinin:

  1. Kendisi ile birlikte bir kişi varsa bu kişi vasıtasıyla,
  2. Suçun işlendiği veya yakalandığı yerde ikâmet ediyorsa ve haber vereceği yakınının telefon numarasını biliyorsa ya da kolluk vasıtasıyla sair suretle tespit edilebiliyorsa, telefon ile,
  3. Haber vereceği yakınının telefon numarasını bilmiyorsa ilgili yer kolluğu vasıtasıyla,
  4. Konutu suç yeri dışında ise telefonla veya kişinin adresinin bulunduğu yerle ilişki kurulmak suretiyle, gözaltına alındığı veya gözaltı süresinin uzatıldığı Cumhuriyet savcısının emriyle gecikmeksizin bir yakınına veya belirlediği bir kişiye haber verilir.

Yakalanan veya gözaltına alınan kişi yabancı ise, yazılı olarak karşı çıkmaması hâlinde, durumu vatandaşı olduğu ülkenin büyükelçiliği veya konsolosluğuna haber verilir. Muhafaza altına alınmak amacıyla kişinin yakalandığı, istediği kanunî yakınlarına derhâl bildirilir.

GÖZALTINDA BULUNURKEN YAKINLARIMLA GÖRÜŞEBİLİR MİYİM?

Gözaltına alınan kişi ile sadece avukatı (müdafii) görüşebilir. Kişinin yakınları ile görüşebilmesi kural olarak mümkün değildir. Mevzuatta gözaltına alınana böyle bir hak düzenlenmemiştir. Ancak uygulamada kolluk personelinin rızası ile gözaltına alınanın yakınları ile görüşebilmesine izin verildiği görülmektedir.

GÖZALTINA ALINDIM, NEREYE GÖTÜRÜLECEĞİM?

Gözaltına alınan kişinin öncelikle hekim kontrolünden geçirilerek gözaltına alındığı andaki sağlık durumu belirlenir. Daha sonra kişi nezarethaneye konulur.

GÖZALTINDA BULUNURKEN KOLLUK GÖREVLİLERİ TARAFINDAN KÖTÜ MUAMELEYE/ İŞKENCEYE MARUZ KALDIM, NE YAPMALIYIM?

Gözaltına alınan kişilere kolluk görevlilerince temel insan hak ve özgürlüklerini, insan onurunu ve hakkaniyet ilkelerini zedeleyecek, ihlal edecek davranış ve hareketlerde bulunulmamalı, yasak sorgu usulleri hiçbir şekilde kullanılmamalıdır.  Bu anlamda devletin gözaltında bulunan kişilerin hak ve özgürlüklerini koruma yükümlülüğü bulunmaktadır. İlgili yönetmelikte “Gözaltına alınan kişilerin yaşama haklarını koruyucu gerekli önlemler alınarak, bu amaçla ilgili gözetlenebilir. Gözetleme işlemi teknik imkânlar ölçüsünde kayda alınabilir.” denmektedir. Yine ilgili yönetmeliğin 24. Maddesinde “İlgili görevlilerce, gözaltında bulunan kişiye kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz. Kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez. Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez. Hiç kimse, kendisini veya kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.” denmektedir. Dolayısıyla gözaltındaki bireye hukuka ve insan onuruna aykırı davranışlarda bulunan kamu görevlisinin de hukuki, cezai ve idari sorumluluğu söz konusudur. Gözaltındayken kötü muamele, hakaret, işkence vs. eylemlere maruz kalınması halinde bir avukata başvurmanızı öneriyorum.

GÖZALTINA ALINMA VEYA EK GÖZALTI KARARINA İTİRAZ EDEBİLİR MİYİM?

Gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, yakalanan kişi, müdafii veya kanunî temsilcisi, eşi ya da birinci(anne, baba, çocuk vs.) veya ikinci derecede kan hısımı(kardeşi, dede, torun vs.), hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hâkimine başvurabilir. Sulh ceza hâkimi incelemeyi evrak üzerinde yaparak derhâl ve nihayet yirmi dört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır. Yakalamanın veya gözaltına alma veya gözaltı süresini uzatmanın yerinde olduğu kanısına varılırsa başvuru reddedilir ya da yakalananın derhâl soruşturma evrakı ile Cumhuriyet Savcılığında hazır bulundurulmasına karar verilir.

Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz.

GÖZALTINA ALINDIKTAN SONRA SERBEST BIRAKILMAZSAM NE OLACAK?

Gözaltına alınan kişi yukarıda belirttiğim azami süreler içerisinde serbest bırakılmazsa, en geç bu süreler sonunda Cumhuriyet savcılığınca şüphelinin tutuklanması veya adli kontrol hükümlerinin uygulanması istemiyle sulh ceza hâkimliğine sevk edilip, şüpheli sorguya çekilir. Sorguda müdafii de hazır bulunmak zorundadır. Sulh Ceza hâkimi sorgu sonucunda şüpheliyi serbest bırakabileceği gibi tutuklanmasına veya hakkında adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına da karar verebilir.

NEZARETHANEDEYKEN ZORUNLU İHTİYAÇLARIMI (BESLENME, TEMİZLİK, TUVALET VS.) GİDEREBİLECEK MİYİM?

Gözaltında bulunan şüphelinin beslenme, temizlik, sağlığının korunması, gerektiğinde tedavisi, tuvalet gibi zorunlu ihtiyaçların giderilmesi görevli memurun gözetiminde sağlanır.

GÖZALTINDA BULUNURKEN SALDIRGAN BİR TUTUM SERGİLERSEM VEYA KENDİME ZARAR VERMEYE KALKIŞIRSAM KOLLUK GÖREVLİLERİ MÜDAHALE EDEBİLİR Mİ?

Gözaltına alınan kişi saldırgan bir tutum sergilemeye başladığı veya kendisine zarar vermeye kalkıştığı takdirde önce sözle kontrol altına alınmaya çalışılır. Bu mümkün olmadığı takdirde, hareketini giderecek derecede kuvvet kullanılabilir. Ancak zarurî olmadıkça gerek kendisinin gerek başkasının hayatı, vücut bütünlüğü veya sağlığı tehlikeye girmedikçe kuvvet kullanılmaz.

Saldırgan tutum ve davranışları kontrol altına alınamayan kişiler tıbbî müdahalede bulunulması için sağlık kuruluşlarına gönderilir.  Gözaltına alınan kişilerin yaşama haklarını koruyucu gerekli önlemler alınarak, bu amaçla ilgili gözetlenebilir. Gözetleme işlemi teknik imkânlar ölçüsünde kayda alınabilir.

NEZARETHANEDEYKEN TELEFON, PARA VS. ŞEYLERİ YANIMDA BULUNDURABİLİR MİYİM?

Hayır, bulundurulamaz. Gözaltı birimine getirilen kişi hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır:

Nezarethaneye veya zorunlu hâllerde bu amaca tahsis edilen yerlere konulmadan önce usulünce aranır. Kadının üst veya vücudunun aranması, bir kadın görevli veya bu amaçla görevlendirilecek diğer bir kadın tarafından yapılır. Kendisine zarar verebilecek kemer, kravat, ip, kesici ve delici alet gibi nesnelerden arındırılır. Üzerinden çıkan eşya ve para muhafaza altına alınır.  Paranın türü, seri numarası ve miktarı, eşyanın vasıfları ve markasını belirten bir tutanak düzenlenir ve bu tutanağın bir sureti üstü aranan kişiye verilir.

HAKSIZ OLARAK GÖZALTINA ALINDIM, TAZMİNAT DAVASI AÇABİLİR MİYİM?

Kişi hukuka aykırı olarak gözaltına alınması, yasal süreyi aşacak şekilde gözaltında tutulması, ilgili soruşturma sonucunda takipsizlik kararı verilmesi gibi hallerde devletten tazminat talep etme hakkına sahiptir.

GÖZALTI İŞLEMLERİNİN DENETİMİ NASIL YAPILIR?

Cumhuriyet başsavcıları veya görevlendirecekleri Cumhuriyet savcıları, adlî görevlerinin gereği olarak, gözaltına alınan kişilerin bulundurulacakları nezarethaneleri, varsa ifade alma odalarını, bu kişilerin durumlarını, gözaltına alınma neden ve sürelerini, gözaltına alınma ile ilgili tüm kayıt ve işlemleri denetler; sonucunu Nezarethaneye Alınanlar Defterine kaydederler.

GÖZALTINA ALINMA TEDBİRİ İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

“Davacının, tazminat davasının dayanağı olan Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı 2014/66221 Sor. 2015/18930 Karar sayılı davacı yönünden kovuşturmaya yer olmadığına olarak sonuçlanan soruşturma dosyası kapsamında, davacının 02/10/2014 günü saat 12:30 tarihinde yakalanarak gözaltına alındığı, Cumhuriyet savcısı ile talimatı ile 02/10/2014 günü saat 15:25’de serbest bırakıldığının anlaşılması karşısında, Ceza Muhakemesi Kanununun 141/1-e maddesindeki “kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen” kişilerin tazminat isteyebilecekleri hususu dikkate alınarak, davacı lehine uğranıldığı iddia edilen zarara ilişkin makul bir tazminata hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, “ davacı (şüpheli) tarafından gerçekleştirilen eylemin Antalya Valiliği’nce usulüne uygun şekilde alınmış izin kapsamında gerçekleştirilmiş bir caddeyi trafiğe kapatma şeklinde gerçekleşen eylem olmadığı, mevcut haliyle makul şüphe kapsamında Cumhuriyet Savcısının görevini ifa ettiği, bu tarz makul şüphe ile gerçekleşen olaylarda verilen her yakalama/gözaltı kararının haksız olduğu gerekçesiyle tazminata hükmedilmesinin yargı kurumlarını işlemez, mutad görevlerini dahi yerine getiremez hale getireceğinden bahisle” şeklindeki yasal olmayan yetersiz gerekçelerle tazminat talebinin reddine karar verilmesi, kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 25.01.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 25.01.2021 tarihli ve 2019/2165 E., 2021/549 K. sayılı kararı)

“İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 3., Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2., Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin 6 ve Anayasamızın 17. maddesine göre “her insanın doğuştan gelen yaşama hakkına sahip olduğu ve bu hakkın yasalarla korunmasının gerektiği”, insan hakları içinde değer sırası bakımından ilk sırada yer alan ve en temel insan hakkı olarak kabul edilen yaşama hakkının diğer tüm hakların varlık sebebi olduğu ve bu hakların kullanımının yaşama hakkına bağlı olduğu, bu bakımdan bu hakkın kullanımı için devletin yalnızca insan yaşamına saygı gösterme anlamında negatif bir yükümlülük altında olmadığı, aynı zamanda insan yaşamını etkin olarak korumak için gerekli adımları atmak, bu kapsamda bireyleri diğer kişilerin yaşamsal tehlike yaratan eylemlerinden korumak için uygun önlemleri almak ve kişinin bizzat kendi yaşamına son vermesinin önüne geçmek için gerekli tedbirleri almak gibi pozitif yükümlülüklerinin de olduğu, diğer yandan hükümlü ve tutuklular ile gözaltına alınan ve suç şüphesiyle yakalanan kişiler bakımından yaşama hakkının daha özel bir öneme sahip olduğu, çünkü bu kişilerin devletin denetimi ve gözetimi altında oldukları ve bu hassas durumları ile yaşama hakkı yönünden daha etkin bir şekilde, bu arada intihara karşı da korunmalarının gerektiği açıktır. Devletin bu konuda bireyin kendisine karşı bir risk oluşturduğunu biliyor olması veya bilmesi gerektiği takdirde ve makul tedbirleri almaması halinde sorumluluğu doğmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 16/11/2000 tarihli Tanrıbilir/Türkiye kararı ile 21/10/2008 tarihli Kılavuz/Türkiye kararlarında belirtildiği üzere; “her türlü özgürlükten mahrumiyetin, doğası gereği, tutuklu veya hükümlü kişinin psikolojisinin bozulmasına neden olduğu ve dolayısıyla bunun kırılgan ve korumasız bir kişinin intihar etme riskini artırabileceği, bu yüzden ulusal mevzuatların kamu görevlilerine bu kişiler hakkında daha duyarlı ve dikkatli olma görevini yüklediği, tutuklu veya hükümlü kişilerin hayatlarının gereksiz yere tehlikeye atılmasını önleyici tedbirlerin alınmasının zorunlu olduğu,” buna göre suç şüphesiyle yakalanan kişilerin de kamu görevlileri tarafından bu tür kişilerin intihar etmek amacıyla kullanabilecekleri eşyalardan arındırılmaları, daha etkili ve sıkı bir gözetim ile doktor kontrolü altında tutulmalarının temin edilmesinin gerektiği, yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınmasının zorunlu olduğu nazara alınarak maddi olay değerlendirildiğinde; Gözaltına alınan kişinin nezarethaneye alınırken kendisine zarar verecek tüm eşyalardan arındırılmadığı, içinde bulundurulduğu ortama bağlı olarak kendi hayat bütünlüğü bakımından tehlike ve risk oluşturması nedeniyle etkili ve sıkı gözetim altında tutulması gerekirken, anlık görüntüsünü gösteren kamerayı izleyip gelişen olaylara müdahaleyi sağlamakla görevli olan sanığın bunu yapmakta ihmal ve gecikme gösterdiği, bu şekilde atılı suçun yasal unsurlarının oluştuğu gözetilmeden oluşa uygun düşmeyen yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde beraatine karar verilmesi, Kanuna aykırı, katılan S.. vekili ve katılan N..’nin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”( 5. CD., E. 2015/10163 K. 2015/17140 T. 9.12.2015)

Av. Oktay Altunkaya

Önceki İçerikYakalama nedir? Yakalananın hakları nelerdir? Yakalamaya itiraz edilebilir mi?
Sonraki İçerikAnlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır? Anlaşmalı Boşanmanın Şartları Nelerdir?