Hagb Kararına Uyulmaması Nedeniyle Açılan Davanın Sonucunda Ne Olur?

Hagb Kararına Uyulmaması Nedeniyle Açılan Davanın Sonucunda Ne Olur?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB); mahkemece verilen sonuç cezanın sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder (CMK m.231/5). Buna göre; sanık hakkında yapılan muhakeme sonucunda hükmolunan ceza iki yıl veya daha az bir süreli hapis veya adli para cezası ise mahkeme belirli şartların bulunmasıyla bu mahkumiyet hükmünü açıklamayacak; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verebilecektir.

Daha iyi anlaşılabilmesi adına sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda mahkeme kişinin suçu işlediğinin sabit olduğu kanaatine ulaşmış ve cezaya hükmetmiştir. Ancak hukuk sistemimizin bireylere tanıdığı bir imkan doğrultusunda söz konusu mahkumiyet hükmü açıklanmamış; bir başka deyişle hukuki sonuç doğurması engellenmiştir.

Hakkında HAGB kararı verilen sanık kararın tefhim veya tebliği ile itiraz kanun yoluna başvurabilecektir. Bu süre içerisinde kişi karara karşı itirazda bulunmazsa veya itirazının yetkili mahkemece reddedilmesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesinleşecektir. Böylece sanığın denetim süresi başlayacak ve yükümlülüklerine uyması, tekrardan suç işlememesi gerekecektir.

Peki Bu Halde Kişinin Hangi Yükümlülüklere Uyması Gerekir? 

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesi ile sanık beş yıl süreyle denetime tabi tutulacaktır. 5 yıllık süre hakimin takdir yetkisinde değildir. Kanunun lafzı açıktır. Kişi beş yıl içerisinde kasıtlı olarak bir suç işlerse hakkında verilen HAGB kararı bozulacaktır. Denetim süresi içerisinde sanığın taksirli bir suç işlemesi kişinin Hagb’sinin bozulmasına yol açmayacaktır.

Bu 5 yıllık süre içerisinde kişi bir yıldan fazla olmamak şartı ile belirli yerlere gitmekten yasaklanma, bir meslek öğrenmek ve sair tedbirlere tabi tutulabilir. Sanık bu süre içerisinde belirtilen yükümlülüklerine uygun davranmalıdır.

Denetim süresi içinde kişinin kasten yeni bir suç işlemesi  halinde hükmü aynen açıklanacaktır. Bir başka deyişle; sanık Hagb kararının kesinleştiği tarihten itibaren beş yıllık süre içerisinde kasıtlı olarak bir suç konusu eylemi gerçekleştirirse mahkeme Hagb kararı vermeden önce kişinin ilgili suçu gerçekleştirdiğini sabit görerek ulaştığı sonuç cezayı hiç değiştirmeden açıklayacaktır. Burada kanun mahkemeye bir takdir hakkı tanımamıştır.

Özellikle belirtmem gerekirse; sanığın kasten yeni bir suç işleyip işlemediği yapılan yargılama sonucunda (kanun yolları da tüketilerek) verilen hükmün kesinleşmesi ile belli olur. Sanık hakkında verilecek olan hüküm kesinleşmedikçe; suç işlediğinden bahsedilemez.

Kişinin denetim süresi içerisinde denetimli serbestlik tedbirlerine ilişkin yükümlülüklerine aykırı davranması halinde mahkeme:

1- Yine yukarıda bahsettiğimiz gibi hükmü aynen, hiç değiştirmeden açıklayabilir.

2- Kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir.

Daha anlaşılır olabilmesi adına bir örnek verelim: Tehdit suçunu işlediği gerekçesiyle hakkında altı ay hapis cezasına hükmedilen sanığın şartları bulunduğu için HAGB kararı verilmiştir. Ancak sanığın 2 yıl sonra bir kavgaya karışması sonucunda şüpheli sıfatıyla hakkında soruşturma başlatıldığını ve yargılama sonucunda ceza aldığını varsayalım. Burada ikinci mahkumiyet kararını veren mahkeme Hagb kararını veren mahkemeye ihbarda bulunacaktır. Mahkeme de bu ihbar doğrultusunda hükmü aynen açıklayacaktır. Yani tehdit suçundan dolayı 6 ay hapis cezası açıklanacak ve hukuki sonuç doğuracaktır. Sanık hükmün açıklanmasından sonra elbette şartları varsa süresi içerisinde istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurabilecektir.

Örneğimizi ikinci ihtimale karşı biraz değiştirirsek; sanık kendisine 1 yıl süre için boşandığı eşinin konutuna gitmemesi gerektiği yönünde bir yükümlülük öngörmüşse fakat sanık da bu süre içerisinde eski eşinin evine gitme davranışını gerçekleştirmişse bu halde mahkeme yine altı aylık hapis cezasını aynen açıklayabilir. Ya da somut olaya göre ( kişinin neden yükümlülüğünü yerine getiremediği, haklı bir nedeninin bulunup bulunmadığı vs. nedenlerle bu konudaki değerlendirmesi sonucunda vereceği karara göre) altı aylık hapis cezasının 3 aylık kısmının infaz edilmemesine ya da hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlar uygulanarak örneğin altı aylık hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verebilecektir.

Bu durumda mahkemenin bir takdir yetkisi bulunmaktadır. Fakat belirtmemiz gerekirse; kanun lafzı gayet açık olduğu üzere; sanığın ilgili süre içerisinde yükümlülüklerini yerine getirememesi aranmıştır. Bir başka deyişle kişi elinde olmayan veya haklı nedenlerle yükümlülüklerini ihlal etmiş olması gereklidir. Aksi halde mahkemenin nihai kararı aynen açıklaması zorunludur.

Hagb Kararı Sonucunda 5 Yıl İçerisinde Suç İşlenirse Ne Olur?

Sanık 5 yıllık denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlerse mahkeme açıklamayı geri bıraktığı hükmü aynen, değiştirmeden açıklar. Bu halde aynen açıklanan mahkumiyet hükmü hukuki sonuç doğurur. Kanun yollarına başvurulması durumunda kararın kesinleşmesi ile cezanın infazı gerçekleştirilir.

Hagb Kararı Verildikten Sonra Denetim Süresi Ne Zaman Başlar?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi ile ilgili önemli konulardan birisi de denetim süresinin ne zaman başlayacağı konusundadır. 5 yıllık denetim süresi; Hagb kararı verildiğinde değil; kararın sanığa tefhim (duruşmada yüzüne karşı okuma) veya tebliği tarihinden itibaren yedi günlük süre içerisinde itiraz etmemesi halinde veya itiraz etmesi sonucunda itirazın reddedildiği tarihi izleyen gün başlayacaktır.

HAGB Kararı Bozulduktan Sonraki Sürece İlişkin Yargıtay Kararları

“Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesinden sonra, denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlenmesi nedeniyle açıklanmasına karar verilecek yeni hükmün, Yargıtay incelemesine tabi olacak ve kesinleşmesi halinde infaza verilecek hüküm olacağı,

Bu nedenle kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eylemlerinin ve yüklenen suçların unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması ve bu şekilde cezanın şahsileştirilmesi gerekirken,

Açıklanan ilkelere uyulmadan, önceki karara yollama yapılmak suretiyle, Anayasanın 141. ve 5271 sayılı CMK’nın 34, 223 ve 230. maddelerine aykırı davranılması BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 4. CD., E. 2019/5646 K. 2021/27326 T. 23.11.2021)

“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak ve kullanmak suçundan sanık …’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkındaki hükmün 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7/2. maddeleri gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına dair … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/01/2015 tarihli ve 2014/568 esas, 2015/20 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip,

Sanığın denetim süresinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle hakkındaki hükmün açıklanmasına ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair..” (Yargıtay 10. CD., E. 2021/5645 K. 2021/10750 T. 27.10.2021)

“Kasten yaralama suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 86/3, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 3.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin … (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 26.05.2009 tarihli ve 2008/60 Esas, 2009/449 Karar sayılı kararının 06.07.2009 tarihinde kesinleşmesini takiben,

Sanığın denetim süresi içerisinde 07.09.2009 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hakkındaki hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Kanun’un 86/2, 86/3, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 3.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin karar verilmiştir.” (Yargıtay 1. CD., E. 2021/11597 K. 2021/13604 T. 25.10.2021)

Av. Oktay Altunkaya

Önceki İçerikKiracı Kirayı En Fazla Kaç Gün Geciktirebilir?
Sonraki İçerikDarp Raporu Nasıl Alınır? Alırken Nelere Dikkat Edilmelidir?